Bilimin ve bilimsel dusuncenin gelisimi icin itici bir guc oldugu dusunulen ve modern cagda genellikle bir erdem olarak nitelendirilen "merak", her zaman boyle bir une sahip miydi? Bugun yararlandigimiz teknolojilerin kaynagi olan modern bilimin ortaya cikisinda bu ozellik bir rol oynamis miydi, yoksa merakli olmak bir zamanlar elestirilip lanetleniyor muydu? Bugunden baktigimizda oldukca sasirtici gorunse de, merak her zaman olumlu cagrisimlar uyandirmiyordu. Bir zamanlar hor gorulen ve dusunme eyleminde yeri olmadigi dusunulen bu ozellik, birtakim merakli insanlarin cabalari sayesinde, yavas yavas ve sezdirmeden bilim tarihine damgasini vurdu. Ronesans'in ruzgari beraberinde bilme istegini, arastirma, inceleme ve ogrenme istegini de getirmisti. Philip Ball bir yandan merakin gecmisini incelerken, diger yandan gelecege bakmayi da unutmuyor. Gunumuz bilim arastirmalarinda kârliligin, verimliligin ve ise yararligin on plana cikmaya basladigini, bu durumun bilimin seyrini degistirebilecegini vurguluyor. Merak: Bilim Nasil Her Seyle Ilgilenir Oldu? bilim tarihini merak kavrami uzerinden inceleyerek, okuyucuyu bilimin islevi hakkinda dusunmeye sevk ediyor. "Avrupa'da bilimin ortaya cikisini ustalikla inceleyen Merak, nasil modernlestigimizi modern okuyucuya sade bir uslupla aktariyor. Philip Ball virtuozlerin hassasiyetini basarili bicimde tarif ediyor: entelektuel bir merak, deneysel maharet ve Ball'un deyimiyle, 'Her seyi anlamak icin herhangi bir yerden de baslanabilecegine' duyulan inanc." -Wall Street Journal- (Tanitim Bulteninden)